kadinlar-ulkesi-mikportal-main
0

Charlotte Perkins Gilman Kimdir?

Charlotte Perkins Gilman,  tam adıyla Charlotte Anna Perkins Stetson Gilman, kendi döneminde, 19. yüzyıl Amerika’sında, erken dönem feminist geleneğe bir çok açıdan yön vermiştir.

Hakkında yazılan metinlerde çeşitli kimlikleri ve yaptığı meslekler şöyle sıralanabilir: hatip,  yazar,  yayıncı,  filozof,  sanatçı, edebiyatçı, kadın hakları savunucusu, gazeteci, sosyolog ve  sosyal reform eğitmenidir.

kadinlar-ulkesi-mikportal

Wikipedia (2017), Novelist Charlotte Perkins Gilman.

Gilman’ın hak savunuculuğu ve hümanistliğinin yankılandığı kişiler doğrudan kadınlardır. Onlar için verdiği araştırma çabası, sorgulama ve uygulama pratiği feminist fikirlerin yeni şekillenmeye başladığı ilk dalga için radikal bir çıkış olduğu ifade edilmektedir.

Kadınlar Ülkesi, Herland Nedir?

Charlotte Perkins Gilman, Başkaldırısının nüvelerini sosyalist ve sosyal darwinci fikirlerden etkilenerek bir ütopyaya eker: Herland, türkçe çevirisi ile Kadınlar Ülkesi. Ayrıca çözümlemelerinin diğer bir dayanak noktası kültürel feminizmdir. Çünkü eserinde dişil değerleri öne çıkarması ile kadın sorunlarının ataerkil bir düzenden kaynaklanıp, kaynaklanmadığına ilişkin analizlere yer verir.

Birinci Dünya Savaş Döneminde (1915)’te basıma giden kitabın ütopik çerçevesinde kadına zarar veren olguları veya ataerkil tahakküm biçimlerinin (rekabet, cinsiyet ayrımı, cinsiyete dayalı iş bölümü, yoksulluk, savaş  gibi) olmadığını görürüz. Bilhassa kitabın çerçevesi olumlu bir toplum tasarımıdır.

kadinlar-ulkesi-mikportal-2

Gilman, Charlotte P., Kadınlar Ülkesi Kapak Tasarımı, Türkiye İş Bankası Yayınları, 7. Basım

Kadınlar Ülkesi ve Anaerkil Sistem

Eserde ülkenin vatandaşları sadece Kadınlardır. Üzerinde yaşadıkları topraklar sınırlı ve bellidir. Ülkedeki işler ve yaşam kuralları, kadınların beraberce aldıkları kararlar doğrultusunda yine kadınlar tarafından yürütülüyor ve saygı duyuluyordur. Böylece devleti sürdürülebilirliğini kız kardeşler sağlıyordur.

Kadrajımızda olan süreç barışın hüküm sürdüğü anaerkil bir komün sistemi. Ana soylu komün sisteminin devamlılığının temelinde şunlar yatıyor; birlik, beraberlik, iyi niyet, sağlıklı yaşam ve beslenme, kalkınma ve ilerleme odaklılık, sürdürülebilir üretim, paylaşmak,  beraberce inşa etmek; kız çocuklarına değer verildiği, bu bilinç dahilinde insan yetiştirildiği, komünün ihtiyaçlarına göre araştırmaların yapıldığı, yıkıcı olmayan, çatışmasız bir yaşam konstrüksiyonu. 

Burada, itaatkâr bir tekdüzelik bulacağımızı sanmıştık fakat bizimkinden bile ileride, cüretkâr bir sosyal yaratıcılık ile bizimkiyle aynı düzeyde mekanik ve bilimsel gelişmeyle karşılaşmıştık” (Gilman, 2018: 118)

Yukarıda kısaca özetlemeye çalışıldığı gibi Gilman şahsına münhasır  dinamikleri olan, kendi normları kendince içselleştirmiş, belli bir sosyalizasyon sürecinden geçmiş, temeli halen daha işleyen gizli ülkeye dalan üç erkeğin deneyimlerinin izini sürmemizi istiyor. Öyle ki Herland özünde; ataerkil gelenekle eğitilmiş ve yetiştirilmiş eril üç zihniyetin, ataerkil düzensiz, tahakkümsüz, savaşsız, rekabetsiz, hiyerarşisiz, ilişkisiz, itaatkar tekdüzelikten uzak, isterisiz, kralsız, papazsız, aristokratsız;

tek cinsiyetli, eşit, güçlü, bilgili, bağımsız, özne olan kadınların kardeş sevgisi barındıran dünyalarına girişlerini, fikri sancılarını, dönüşmelerini veya olasılıklarını anlatıyor denilebilir.

Vandyck Jennings ve Eşitlik

Kadınları artık sadece dişi olarak değil insan olarak görmeye iyice alışmıştık; onlar her türlü işi yapan çeşit çeşit insandı gözümüzde.(S.182)

Yukarıda alıntılanan satırlar  Kadınlar Ülkesi kitabının baş karakterlerinden sosyoloji eğitimi almış Vandyck Jenningse ait. Van bir süreliğine alıştığı modern medeniyetten merakı yüzünden ırak düşer. Tek değildir, yanında iki dostu da vardır. Aslında meraklarını besleyen bir ündür: Sadece kadınların bulunduğu bir ülkenin var olduğunu bilmek onları heyecanlandırır. Heyecan keşfetme arzularını besler ve  hiçbir erkeğin ayak basmadığı o toprakları ararken onların pusulaları olur.

Van’ın bahsettiği alıntı bir nevi kitabın en net çıktısı. Kadınlar tüm ataerkil emarelerden azade, kollektif hareket ederek kurdukları anaerkil bir toplum düzeninde yaşamaktadırlar. Bu yüzden ülkeye izinsiz giren üç erkek karakter çok farklı bir düzene dahil olurlar. Öyleki bu yolculuk onları kendi cinsiyetleri dışında bir öznenin kabulüne götürür.

Evet, ikinci bir özneyi fark edişleri. Modern toplumda ne kadar erkek ve kadın olarak bir arada yaşasalar da kadına verilmeyen “bireylik, öznelik” statüsünün kadın için de var olduğunun, ona ait olabileceğinin bilincine varmalarını takip ediyoruz. Çünkü bu ütopik sınırlarda sadece kadınlar var. Onların düşünceleri var. Düşüncelerinin değeri var. Karar alma süreçleri onların yönetiminde. Gelişme, ilerleme hedeflerine yönelik sorularını muhakeme yoluyla sürekli şekillendiriyorlar. Karakterler kadınların var olduklarını “biliyorlar” tabiki de.  Ancak böyle bir ülke inşa edebileceklerini veya işleyen, yararlı bir sistem geliştirebilecekleri, bunun olabilirliğine dair inanç yok. 

Bilhassa yeni deneyimler eril kavrayışlarında bir sarsıntı yaratıyor, karakterlere süreci algılamaya zorluyor.  (Sorular soruyorlar; modern dünyanın aşina olduğu konseptler, olgular üzerine; örneğin iş hayatında kadının düşük ücretle istihdamı,  yoksulluk, açlık, ilişki, evlilik, din..) Van’ın ifadesi kadını kendine, erkeğe, denk bir insan saymanın yüksek sesle belirtilmesi: kadın erkek gibi eşit bir insandır. 

Annelik ve Bir Kuruluş Hikayesi

Her ülkenin bir kuruluş hikayesi, şu an var olma sebebi bulunur. Kadınlar ülkesi de bir tarihe sahip. Kutsal sayarak saygı duydukları Kraliçe-Rahibe-Anneleri yeni bir ırk başlatmasının temelinde Annelik yatıyor.  Modern ataerkil toplumda,  bir savaşın kazanılması, bir ülkenin kurtarılması için milletin umudu nasıl asker ise, kadınlar ülkesinde annelik olduğunu söyleyebiliriz. Ataerkil düzenin yansıttığı Annelerden ve annelik anlayışından farklı bir duruşları var: annelik kurucu  felsefe olarak görülür.

Felsefesi özünde “bilinçli insan yaratıcıları”, ki ardında iyi, sağlıklı, akıllı, mutlu çocuklar, yetiştirme gayesi yatar. Bir anne bir çocuğu değil de çocuk eğitimi ve yetiştirilmesi için yetenekli kişilerce beraberce ifa edilmesi. 

Toplumsal Görevler ve Ütopya

Tarihi akışı dinlerken Van’ın vardığı tespitlerinden biri şöyledir: Kız kardeşlerden oluşan toplum hem eril özellikleri hem de kadınlara atfettiğimiz onlara ait sanılan özellikleri de ortadan kaldırmışlar. Bakıldığında gerek de duymamışlar.

Mesela koruyucu – kollayıcı erkek geleneği yok. Bununla birlikte kadınların bir erkekten korunmaya da ihtiyaçları yok. Kadınsı değiller. Kadın vatandaşlar korkunç, sürekli kavga veya rekabet halinde ya da kıskanç değiller. Hatta örgütlenmekten aciz değiller. Küçük hesaplar peşinde koşmuyorlar. Ürkek veya cahil değiller. sınır olarak bahşedilmiş özel alanda yaşamak zorunda değiller. Birine, eş veya bir başkasına, hizmet etme gibi sözlü gelenekleri yok. Faydalanılan bir araç değiller. Toplumsal bağlılıkları güçlü olmasından kaynaklı birlikte hareket ediyorlar. Beraberce büyüyen, yetişen, gelişen, her an öğrenen, bilgi veya politika üreten, örgütlenebilen, devlet kurabilen kadınlar. Buradaki kadınlar ve kız çocukları irade yetisine ve kullanma hakkına sahip öznelerdir. Toplumsal görevleri yeniden dağıtan bir ütopya.

Sükûnet, şefkat ve anne sevgisi gibi güçleri içlerinde var olan kadını özgürce yansıtabildiklerinde ortaya çıkacak olan kadının potansiyelidir. “Herland” ütopyası çizdiği çerçeve bu potansiyelin kolektif bilinçte işlenmesiyle daha iyi bir dünyanın mümkunatına dair umut olduğu söylenebilir.

Kaynakça

Gilman, Charlotte Perkins, Kadınlar Ülkesi, İş Bankası Yayınları

Uncu, Gevher Aslıhan, Simone de Beauvoir’ın “İkinci Cins”ve C. P. Gilman’ın “Yeni Kadın” Kavramları Üzerinden Feminist Bir Eleştiri Olarak Modern Kadın Miti, S. 48-71. Erişim linki: https://acikerisim.erbakan.edu.tr/xmlui/bitstream/handle/20.500.12452/4888/549233.pdf?seq

Alp,Leyla, Charlotte Perkins Gilman, Gazete Kadıköy, 2021

 

 

Bunlar da ilgini çekebilir

Abone Ol
Bildir
guest

0 Yorum
Satır içi geri bildirimler
Tüm yorumları gör

Daha Fazla Edebiyat