Klasik sıfatı çoğumuzun günlük olarak kullandığı kelimelerden biridir. Günümüzde genellikle bir tarzı betimlemek için kullansak da tarihsel olarak çok geniş bir arka plana sahip olan Batı klasisizmini gelin beraber inceleyelim.
Klasisizmin Doğuşu
Genel manada klasisizm kelimesinin kökeni felsefeye dayanmakla beraber edebiyat, mimari, sanat ve müzikte de kendine yer bulmuştur.
Sanatta klasisizm Antik Yunan ve Roma sanatını temel alır. Rönesans döneminin skolastik hayatın zincirlerinden kurtulan düşünce yapısı, antik Batı kaynaklarına yönelmiş ve yeniden bir aydınlanma yaşamış Antik Yunan ve Roma ekolünü adeta yeniden keşfetmiştir. Bu sebeple bu yaklaşım 1660 Ekolü olarak da bilinir.
”Klasisizm’in temel ögeleri kendi içinde soyluluk, akılcılık, uyum, açıklık, sınırlılık, evrensellik, idealizm, denge, ölçülülük, güzellik ve görkemliliktir.” Klasik eserlerin en önemli özelliği bu temel ögeleri büyük ölçüde içlerinde barındırmalarıdır.
Klasisizm akımı genel olarak edebiyat ve sanatta incelense de kendini çok güçlü olarak gösterdiği bir alan daha vardır ki o da mimari, gelin yazımızın bu kısmında sizinle alıştıklarımızın ve bildiklerimizin biraz dışına çıkıp bu alana bir göz atalım.
Mimaride Klasisizm
Diğer alanlarda olduğu gibi mimaride de İtalyan Rönesansı döneminde gelişen klasisizmin en önemli iki ismi yazı ve tasarımlarıyla Leon Battista Alberti , çalışmalarıyla Filippo Brunelleschi’dir. Yapılarda göze çarpan en önemli detaylar simetri, proporsiyon geometri ve Antikitede (özellikle Antik Roma) birçok örneği bulunan yapısal düzen ve desenlerin tekrarlarıdır.
Sıklıkla kolon, dört köşeli sütun ve şeritlerden yararlanılır. Bununla birlikte yarım daire kemerler, yarım küresel kubbeler, niş yani oyuklar daha komplex tasarımlar olan orta çağ mimari anlayışının yerini almıştır.İtalya’dan başlayan mimarideki bu yenilik hızla Fransa, Almanya, İngiltere ve Rusya’ya oradan da dünyanın diğer bölgelerine yayılmıştır.
16. yüzyılda Sebastiono Serlio klasik mimari düzenin sitemleştirilmesine ve ünlü İtalyan mimar Andreao Palladio’nun mirasının uzun yıllar sürecek ve Palladyan Mimari olarak adlandırılacak geleneğe dönüşmesini sağlamıştır.
17.yüzyılda İngiltere’de gelişen tarz, 18. yüzyıldan itibaren gelişimini başka bir boyuta taşımış ve Neoklasisizm olarak adlandırılan yeni bir tarza evrilmiştir.
Kaynak: Wiki