Özalp Birol ile Müzecilik
Ufuk Tarhan, Fütürizm üzerine yaptığı çalışmalar, sürdürülebilir geleceğe dönük tasarladığı iş modelleri ve uygulamaları ile tanınan bir Fütürist, Ekonomist ve Sivil Toplum Gönüllüsüdür. Kendisi ODTÜ Ekonometri bölümünden mezun olduktan sonra çeşitli firmalarda üst düzey
yöneticilik mertebesinde çalışmıştır. Ardından 2006 yılında M-Gen şirketini kurmuştur. Ufuk Tarhan, M-Gen şirketiyle birlikte kurumların ve markaların gelecekçi, sürdürülebilir iş modelleri ve projeler tasarlanmasına yardımcı olmaktadır. Başarılarla geçen iş hayatının yanında “T-İnsan” ve “Yarının İşini Yarına Bırakma” kitaplarının da yazarlığını yapmıştır. Üstelik, Ufuk Tarhan Türkiye’nin ilk ve en fazla talep gören kadın Fütürist konuşmacısı, moderatörü olmasının yanı sıra Forbes Dergisi Internet sitesindeki “En etkili 50 Kadın Futurist” ve Dünyanın en iyi 100 Kadın Fütüristi listelerindeki tek Türk olarak yer almıştır. Fütürizm alanında öncü bir rol üstlenen Tarhan’ın bu duruma gelmesinde hangi etkenlerin rol oynamış olabileceğini anlamak için şu soruyu yönelttik.
Türkiye’nin ilk fütürist yayını olan “THE FUTURIST”in ve bunun gibi içinde
olduğunuz yeniliklerin hangileri, ne açıdan “bugünkü sizi” oluşturan önemli
etmenlerden biri olmuştur?
“The Futurist” benim için tam anlamıyla bir dönüm noktasıdır. O dergiyi ilk okuduğum anda hissettiğim kalp çarpıntısını, heyecanı hala hissedebiliyorum. Hani diyorlar ya “Ahha Moment” diye. Tam öyle olmuştum. Sanki gözümdeki perdeler o an kalkmıştı. Adeta aklımda, beynimde bir kıskaç, zırh vardı ve o çözülmüştü. Fütürizmi fark etmek düşüncelerimi serbest bırakıp analiz yeteneğimi daha farklı bir seviyeye taşımıştı. Tam anlamıyla bir aydınlanma,
daha doğrusu kişisel hayat serüvenimde daha parlak bir döneme geçmemi sağlayan kapılar ardına kadar açılmıştı. Aklımdan şu geçiyordu sürekli: “Nasıl ya! Bu nasıl olabilir?” Böyle gelecek bilgileri, senaryo çalışmaları var ve bizim bunlardan hiç haberimiz yok. Öteki milletler tabii ki bizi geçerler. “Baksana adamlar geleceğe nasıl hazırlanıyor, nasıl ciddi ciddi gelecek planlaması yapıyorlar.” diye çok fena hissetmiştim. Ondan sonra da bu bilgileri edinmek
paylaşmak, yayılmasını sağlamak, bende tam anlamıyla bir hayat amacına dönüştü ve buralara geldim.
“T-İnsan” ve “Yarının İşini Yarına Bırakma” adlı kitaplarınıza ve tecrübelerinize dayanarak “Fütürizm”e yepyeni bir boyut kazandırdınız. Sizin için “Fütürizm” tam anlamıyla nedir?
Fütürizm, İngilizce “future” sözcüğünden türemiştir ve “gelecekçilik” demektir. Fütürizm geleceğe dönük gelişim ve yeniliklere odaklanan bir bakış açısı, alan ve disiplindir. Dünyada yüzden fazla üniversitede Fütürizm, Future Studies (Gelecek Çalışmaları) bölümleri, dersleri bulunmaktadır. Fütürizm, bir anlamda tarihçilerin geçmişi anlamaya çalışarak geleceğe dair çıkarımlar yapabilme, geçmişi bilgiye dönüştürme çabalarının benzeridir. Gelecekçiler yani Fütüristler tıpkı tarihçiler gibi bilim, teknoloji ve akıl kullanarak gelecek senaryoları yaratmaya ve olasılıkları keşfetmeye, anlamaya çalışırlar.
Kısacası tarih, geriye doğru bakar geçmişi bilgiye dönüştürmeye çabalar. Fütürizm de ileriye doğru bakar ve geleceği bilgiye dönüştürmeye gayret eder, yeni bilgiler, teoriler, gelecek tasarımları üretmeye çalışır. Bireyler de şirketler ve kurumlar da Fütürist olabilir. Hatta ülke yönetiminde de Fütürizm söz konusudur. Fütürist bakış açısı, özellikle de eriştiğimiz bilgi teknoloji ve gelişmişlik düzeyinde her katmanda, kademede mutlaka benimsenmesi gereken kritik bir belirleyicidir. Strateji geliştirirken kullanılması gereken en önemli bilgilerin, yetkinliklerin başında gelir. Bence tarihin en önemli Fütüristlerinden biri Türkiye Cumhuriyetini gören büyük vizyoner Atatürk’tür.
İşte bu bakış açısı ile geleceği daha iyi anlamaya başlayınca doğal olarak T-İnsan’laşmak gerekiyor. Bir anlamda gelecekte sürdürülebilir, iyi bir işim olsun isteyen ya da buna mecbur olanlar için versiyon yükseltmek ve senkronizasyon biçimlendirmek.
Yarının İşini Yarına Bırakma, geleceğe hazırlanma becerisi ve farkındalığı kazanan bireylerin kafalarını 2100’e; “Tip-1” medeniyet seviyesine çıkıncaya kadar açma ve yeni ev ödevlerini, gelişme, dönüşme kriterlerini, versiyon yükseltme aparatlarını öğrenme, keşfetme kaynağı. T-İnsan, geleceğe hazırlanmak ve sürekli uyumlanmak için bir gelişim, dönüşüm modeli.
Peki sizin için “gelecek” tam olarak ne anlam ifade ediyor?
– Fütüristler farklı olma cesaretine sahip olmayı,
– Kendimiz ve tüm insanlık için olumlu, ilerici, yenilikçi bir vizyon geliştirmeyi,
– Kişi, kurum ve toplumların yararlı, etkin yol haritası oluşturmalarına yardımcı olmayı,
– İnsanlıktan ve doğadan sorumlu olduğumuzun ve geleceğin seyircisi değil, tasarımcısı
olmamız gerektiğinin farkındalığını,
– Çağdaşlık sözcüğünün günü yaşamakla sınırlı olmadığını bilmeyi ve davranışlarımızla
bunu yansıtmayı,
– Geleceği uzgörmeyi,
– Dünyayı kendimize, kendimizi de dünyaya ait hissetmeyi,
– Dünyanın örgütlenmesinde yer almak isteğimizi ve sorumluluğumuzu,
– Fütürist yaklaşımları kullanarak, kitlelerin Fütürist bilinç geliştirmesine önderlik etmeyi,
– T-İnsan’laşmayı,
– Yarının İşini Yarına Bırakma’mayı
– Daima #GelecekGüzelGelecek bakış açısıyla ilerlemeyi, çabalamayı ifade ediyor.
Önümüzdeki 10-20 yılda öne çıkan trendler neler olacak ve sizce bu trendlerde
dijitalleşmenin payı nedir?
Her şeyden önce, gelecek kadınların çabaları ile bugünkünden daha güzel gelişecek. Önümüzdeki 10-20 yılda kadın enerjisi müthiş yükselecek. Kadınların her alandaki etkileri ve etkinlikleri hızla artacak. Bence en önemli gelişme bu olacak. Onun için kadınlar yaşamın her alanında erkeklerle eşit konumda daha büyük ve etkin sorumluluklar almaya hazırlansınlar.
Ve sonra şunları sıralamalıyım;
Hızla ilerlemekte olduğumuz gelecek yolculuğunda dijitalleşme, robotlar, yapay zekâ, blockchain, kripto para, merkeziyetsiz finans ve yönetim sistemleri, 5G ve hiper internet gibi köklü alt yapısal dönüşümler nedeniyle ortaya çıkacak metaverse gibi yeniliklere adapte olmamız gerekecek. İlaveten yenilenebilir enerjiye geçiş, dikey tarım ile yeni bir tarım devrimi yaşanması, laboratuvar gıdaları…
3 Boyutlu teknolojiler, drone’lar ve uçan araçlar, insansız cihazlar ile otonom sistemler, yapay organlar, artırılmış/sanal gerçeklik uygulamaları, hologramlar, kuantum bilgisayarlar, siber güvenlik, uzayın keşfi, Mars’ta kolonileşme çabaları, Ay’a insanlı ve robotlu yolculuk denemeleri, genetik ve nano teknolojilerdeki kesintisiz icatlar, siber savaşlar, insanlığın dönüşümü (teknolojik transhümanizm) ve belki uzaylılarla ilk temas… gibi konular; kadın, erkek ya da herhangi bir cinsiyetçi, ırkçı, vb. ayırım olmaksızın, kapsayıcı biçimde hepimizin yaşamını, alışkanlıklarını bir kez daha baştan aşağı değiştirecek. Hepimizi ve doğayı iyiye doğru farklılaştıracak.
En önemlisi de daha az tüketmeye yöneleceğiz.
Sadeleşecek, daha az süslenecek, evimizi, hayatımızı ve bedenlerimizi daha doğrusu yerküreyi çerle-çöple doldurmaya son vereceğiz. 10-15 yıl içinde dikey şehir çiftliklerinden gelen sebzelere meyvelere ve laboratuvar etlerine-gıdalarına alışacağız. Çevreye, sürdürülebilirliğe olan duyarlılığımız çok yükselecek. Bu da A’dan Z’ye tüm tercih ve kararlarımızı olumlu yönde etkileyecek. Daha somut tahminlerde bulunursam; gelecek on yılda epey sancılar çekeceğiz ama sonrasında güzel bir platoda soluklanacağız. Şu anda, hala pandemi sonrası sıkıntılar sürerken, artçı etkileri çok derinden hissedilirken, ekonomik kriz vb. sürerken bunu söylememi çoğunluk fazla iyimser bulabilir. Gerçekçi olmamakla itham edebilir, ancak durum hiç de öyle değil. Bu sıkıntıları atlattıktan sonra, 10 ve 20 yıl içinde; bugünkünden çok ama çok daha iyi koşullara ulaşacağız. Ve kadınlar bunda belirleyici rol oynayacak. Gelecekte insanlık onuruna yakışan işlerde çalışmaya başlayacak; daha ucuz, daha kolay erişilebilir temiz enerji kaynakları kullanarak birbirimize, doğaya, teknolojiye-bilime daha saygılı, daha çok üretmenin-tüketmenin değil de sürdürülebilir iyiliğin ve yeterliliğin peşinde olduğumuz bir dünya yaratmaya başlayacağız.
Geleceğin teknolojisi olarak nitelendirilen metaverse hakkında ne
düşünüyorsunuz? Metaverse ile birlikte hayatımıza yeni meslekler girebilir mi?
Metaverse “Meta” ve “Universe” kelimelerinden türetilmiş. Meta’nın kelime anlamı; sonrası, ötesi, değişiklik, değişim, alterasyondur. Universe’ün manası ise “evren”. Metaverse, bir anlamda gerçek dünyanın değişim geçirmiş, sanal ve kurgulanmış hali yani üç boyutlu “sanal, Kurgusal Evren”. İlaveten Metaverse’e sentetik veya varsayımsal yaşam da diyebiliriz.
Kısacası Metaverse, tam olarak Sanal Gerçeklik (Virtual Reality – VR) gözlükleri, aparatları ve yazılımları ile içine girilebilen, daha doğrusu o dünyanın içindeymişiz duygusu veren bir siber mekân, görsel olarak yaratılmış alternatif bir “fijital” yaşamsal ortam. Fiziksel ve sanal
dünyayı birleştiren yakın geleceğin interneti diyebileceğimiz yepyeni bir online etkileşim, yaşam, sosyalleşme alanı. Gerçek zamanlı bir diğer yaşam alanı, sanal bir başka hayat formu. Gerçek hayatın sanal izdüşümüdür.
Hiç kuşku yok ki öncelikle finans, iletişim, pazarlama, satış, eğitim, sağlık, moda, sanat, eğlence, turizm, etkinlik, vb. gibi alan ve pazarlarda kullanılacak. Gerçeğine yakın, üç boyutlu görsellikte, eş zamanlı ve sanal olarak her yerde bulunabilmenin, oralarda olanlarla etkileşime geçebilmenin, her işi yapabilmenin kolaylığı, ekonomik avantajları ve üstünlüğü tartışılmaz. Metaverse’ün asıl faydası ise dünyanın adeta bir çöplüğe dönüşmesine,
sürdürülemez koşullara sürüklenmesine neden olan aşırı üretim ve tüketimin fizikselden dijitale taşınması olacak. Bir anlamda metaverse, dünyayı “Sürdürülebilir Kapitalizm”e taşıyacak.
Blockchain gelecek adına ne kadar büyük bir önem arz ediyor? Sizce gelecek için
bir devrim niteliğinde midir?
Blockchain dünyanın güvensizlik problemi ve merkezi otoriteler, platformlar ve organizasyonlar tarafından sömürülme sorununu çözmeye aday, en umut veren teknolojilerinden biri olarak olumlu gelecek vadediyor.
Çok kısa sürede iş ve sosyal yaşamının tüm alanlarında sarsıcı değişiklikler gerçekleştirmesi bekleniyor. Öyle ki ekonomist ve teknolojistler matbaa devrimi bilgi, sanayi devrimi güç, internet mesafe ihtiyacını, boşluğunu kapatmıştı. Blockchain de güven boşluğunu kapatacak, bu büyük ihtiyacı giderecek” diyorlar. O derece önemli bir dönüşümle karşı karşıyayız.
– Blockchain, Bitcoin gibi kripto paraların da altında yatan “dağıtık kayıt” teknolojisidir.
– Şeffaf, güvenli, denetlenebilir, kesintilere dayanıklı bir bilgi kayıt ve transfer yöntemidir.
– Kurumlara, toplumlara şeffaf, demokratik, merkezi olmayan, verimli ve güvenli işlem yapma
olanağı sağlar.
– Gelecek 5-10 yılda Blockchain’in pek çok endüstride sarsıcı, dönüştürücü ve yıkıcı etki
yapması yok olan yeni sistemleri yenileriyle değiştirmesi bekleniyor. Bu konuda bu videoyu izlemenizi öneririm.