Hepimizin bildiği gibi medeniyetin temel taşları tarım devrimi ve yerleşik hayata geçiştir. Medeniyet, doğuşunun ilk zamanlarından günümüze kadar birçok kez değişim geçirmiş ve şu anki formuna ulaşmıştır. Peki bu süreçte yazının ve kitabın yeri nedir?
Bilginin ve deneyimlerin aktarılarak paylaşılmasını sağlayan kilit nokta iletişimdir. İletişimin en yalın hali olan sözlü iletişim, yazılı iletişimin değişebilir olması nedeniyle bilginin aktarılması adına uygun bir araç olmayı başaramamış aksine insanlığın bugünkü gelişmişlik düzeyini ve teknolojik ilerlemesinin temeli yazının icadıyla mümkün kılınmıştır.
İnsanlık yazıya çok şey borçludur. Bilginin geliştirilmesi, biriktirilmesi, aktarılması ve yayılması yazıyla mümkün kılınmıştır. Örneğin ilk olarak tahıl üretiminin kaydedilmesi, işçi haklarının belirlenmesi ve kayıtların tutulması için kullanılan yazı Sümerler’den Mezopotamya’ya ve orta çağ medeniyetlerine kalan en önemli miraslardan biridir.
Filozof Sokrates ve öğrencisi Platon gibi büyük düşünürlerin yazıyı ve yazı kullanımını reddetmesi de ilgi çekicidir. Sokrates buna sebep olarak yazıyı öğrenmenin insan hafızasını körelttiği ve insanı unutmaya sürüklediği çünkü yazıyla beraber insanların nesneleri kendi içlerinden değil dış uzaydan ve yabancı işaretlerden öğrenmeye başladığı iddiasını öne sürer.
Yazının; düşüncenin gözle görülür, elle tutulur, somutlaşmış bir biçimi olmasının faydaları sayılamayacak kadar çoktur:
Yazının en etkin ve yaygın kullanım alanı olan kitap ise tarih boyunca bu aktarımda yazının yanında kendine önemli bir yer edinmiştir. (Yedikıta Dergisi, 2017).
Kitabın gelişimine bakıldığında köklerinin Antik Çağ’a kadar uzandığı ve ilk zamanlardan günümüze kadar çeşitli düzeylerde evrim geçirdiği görülür. Antik Çağ’da yazı; ağaç kabukları ve yaprakları, kil tabletler, kil kaplar, taşlar, kemikler, hayvan kabukları ve organları, papirüs, parşömen ve son olarak kağıt gibi çeşitli malzemeler üzerine yazılıyordu.
Yazı yazılırken tarih boyunca kullanılan materyallerin bu denli çeşitlilik göstermesinde coğrafi, kültürel ve ekonomik faktörler etkili olduğu söylenebilir. Örneğin papirüs bitkisi Mısır’da ancak sınırlı ölçüde yetişebildiğinden kitaplar papirüsten yapılmış, Yunanistan’da papirüs ihracatı yasaklanmış bu da hayvan derisinden kitap yapılmasını mümkün kılmıştır.
Kitabın modern formunun doğuşuna sebep olan kağıt ise MS 1. yy.da Çin’de bulunmuştur. Kağıdın kısa sürede bu kadar popüler olmasının sebebi yazı yazmanın maliyetini düşürmesiyle yazma sürecini ve bilginin aktarımını kolaylaştırmasıdır.
Kağıt ilk olarak Çin’de bulunmuş olsa da daha çok Avrupa’daki gelişimlerin öncüsü olmuştur. Kağıt yapımı ilk olarak 751 yılı Talas Savaşı’nda Müslümanlar tarafından alınan Çinli rehinlerden öğrenilmiş daha sonra bu bilgi İspanya, Sicilya ve Hristiyan dünyasına Araplar aracılığıyla ulaştırılıp onlar tarafından benimsenmiş ve birçok icadın önünü açmıştır.
Kağıdın ardından gelen bir diğer önemli icat ise matbaadır. Günümüz modern matbaasının ve kitap basım tekniğinin temelini 1450 yılında Gutenberg hareketli harflerle baskı tekniğini geliştirerek atmıştır.
Matbaanın icadı sayesinde çok sayıda kopyayı oldukça hızlı bir şekilde basmak mümkün hale gelmiş ve tipografi baskı tekniği kısa zamanda benimsenerek bambaşka bir iş kolu haline gelmiştir.
Dünyada matbaanın icadı birçok yeniliği beraberinde getirmiş ve insanlığın gelişimi üzerinde olumlu etkilerde bulunmuştur. Bunlardan bazıları şunlardır:
Modern matbaanın icadıyla birlikte dünyadaki kitap sayısı artmış, kitap koleksiyonlarının genişlemesi ve kütüphanelerin sayısı ile öneminde de artış gözlemlenmiştir.
Matbaa sayesinde 6. yüzyıldan bu yana kitap üretimi dünya çapında önemli ölçüde artmış ve kitaplar hem konu hem de içerik bakımından daha çeşitli hale gelmiştir. Kitap yayıncılığında ABD, Rusya, Japonya, İngiltere, Almanya ve Fransa gibi ülkeler ön sıralarda yer alsa da teknolojik gelişmelere rağmen Türkiye’nin yayıncı sayısında gelişmiş ülkelere kıyasla ciddi bir artış yaşanmamıştır.
Özetlemek gerekirse yazı ve kitap ilk zamanlardan günümüze kadar kültürel, siyasi, ekonomik ve coğrafi faktörlerden etkilenerek çeşitli biçimler alarak hala en önemli bilgi kaynağı olarak hayatımızda yerlerini korumaya devam etmektedir.
Bu medeniyetin iki temel direği olan yazı ve kitap da bugün geri kalan her şey gibi teknolojiden nasibini almış ve dijital biçimine bürünmeye başlamıştır. Modern bilgi teknolojisi sayesinde ortaya çıkan e-kitaplar hem çevre dostu ve hem de daha ucuz bir seçenek olsa da basılı kitap yaşamını eskisi gibi sürdürmeye devam etmektedir.