Tüketim toplumunun insanı içine sürüklediği döngü sıkça Zeus tarafından cezalandırılan Kral Tantalos‘un işkencesine benzetilir. Eleştirel Kuram‘ın ünlü temsilcilerinden Theodor Adorno da Kültür Endüstrisi adlı eserinde bu isimden bahseder.
Yunan mitolojisine ait figürlerden biri olan Tantalos, Tanrılara karşı işlediği suç yüzünden, sonsuz açlık ve susuzlukla cezalandırılmıştır, içinde durduğu ve çenesine kadar yükselen sudan içemez ve önüne kadar uzanan meyvelerden yiyemez. Mite göre Tantalos, Lidya ve Frigya arasında kalan bir ülke olan Sipylos‘un kralıdır. Babası Zeus, annesi ise Plüton‘dur. O da diğer efsanevi Anadolu Kralları (Kroisos [Kârûn], Midas) gibi zenginliği ve serveti ile nam salmıştır. Sonrasında Artemis ve Apollo tarafından öldürülen 9 kızı ve 9 oğlu vardır.
Mitin devamı ise şöyle: Tantalos Tanrıların her şeyi bilip bilemediğini test etmek ister. Bunun için oğlu Pelops adına bir ziyafet düzenler ve tüm Olimpos tanrılarını davet eder. Fakat zalim bir planı olan Tantalos bu ziyafet için oğlu Pelops’u öldürür, dilimler, pişirir ve ziyafette tanrılara servis eder. Fakat tüm tanrılar bunun insan eti olduğunu anlar, Pelops’u yeniden diriltirler. [1]
Suçunun cezası olarak önce Tantalos’un krallığı yok edilir ve ardından kendisi için sonsuz bir işkence planlanır:
Sonsuza kadar bir havuzun içinde duracak ama sudan asla içemeyecektir. Ne zaman sudan içmeye kalksa, su çekilecek fakat sonrasında geri yükselecektir. Islak parmakları ile dudaklarına dokunursa susuzluğu artacaktır. Tepesinde uzanan çeşit çeşit meyvelerin dalları o almaya çalıştığında göğe doğru yükselecek ve Tantalos içinde yüzdüğü nimetlere asla ulaşamayacaktır.
Yani Tantalos hiçbir zaman tatmin olamayacak, doyuma ulaşamayacaktır.
Kral Tantalos aldığı ceza sonucunda asla doyuma ulaşamaz, hiçbir zaman tatmin olamaz. Benzer şekilde günümüzün tüketim toplumu tarafından yaratılan insan da tıpkı Kral Tantalos gibi uzandığı nimetlerden yakalamak istediği doyuma asla kavuşamaz. Her zaman dahasına uzanmak ister, susuzluğu ve açlığı ise hiçbir zaman dinmez.
Temel ihtiyaçlarını karşılamak için ”alması” gereken insan ona endüstri tarafından sunulan pseudo ihtiyaçlara inanır, ve bu gerçek olmayan ihtiyaçlarını doyuma kavuşturmak için durmadan tüketir.
“Günümüz toplumları için hafta sonu, geniş alışveriş merkezlerinde yiyecek, giyecek, kozmetik, mobilya, çamaşır, kitap satın almak, sinemaya gitmek ve en sonunda da akşam yemeğini yiyerek eve dönmekten oluşmaktadır. Bu yeni kapalı mekânlar, tüketicilerin içeride rahatça gezinebilmeleri, vitrindeki ürünlere göz gezdirebilmeleri gibi bir dizi imkânı da beraberinde getirmişlerdir. Böylece, rasyonel içerikli, satın alma davranışına, haz ve eğlenceye dayalı boş zaman eylemi de ilâve olunmuştur. Satın alma davranışı zorunluluk olmaktan uzaklaşarak, haz sağlayan, eğlenceli bir deneyim şekline bürünmüştür. Özellikle, günümüzdeki alışveriş merkezleri sunmuş oldukları çeşitli hizmetler ve gösterilerle alışverişin bu yeni anlamına uygun ortamlar içermektedirler. Söz konusu kamusal mekânlar ile aslında bireyler hem tüketmeye, hem de sosyalleşmeye davet edilmiştir. Bu anlamda tüketmek moda ve gerekli bir pratik olarak da görülmüştür.
Tıpkı Tantalos gibi etrafı ürünlerle çevrilen insan da, bunlardan birini elde edince, hazza ve doyuma ulaşacağını düşünür. Fakat bu isteklerinden birini elde ettiği anda, gözüne bir öteki ilişir. Karşı vitrindeki ürün onun elinde olandan güzeldir. Onun elinde olan eskimiştir ve bir üst modeline sahip olması ”gereklidir.” Böylece tüketilen ürün kısa bir süre içinde tüm cazibesini yitirir ve yeniden arayışa, hazza ve doyuma ulaşma çabasına dönülür. Çünkü günümüz toplumunda tüketim artık kültürel bir boyut kazanmıştır.
[1] Yalnızca Demeter kızı Persephone’un kayıp olmasına çok üzgündür ve durumu fark etmeden, yemekten bir lokma alır. Pelops’un omzu olan bu parçanın yerine delikanlı dirildikten sonra fil dişinden bir protez yapılır.
Kaynaklar :
Bu yazı en son şu tarihte düzenlendi 29 Mart 2021 16:47