Öncelikle narsisizmin karşılığının ‘özseverlik’ olduğunun belirtilmesi gerekmektedir. Türk Dil Kurumu narsisizmi “kişinin kendi bedensel ve ruhsal benliğine karşı duyduğu hayranlık ve bağlılık’ olarak tanımlar. Narsisizm, birçok özelliğin (kendini beğenmişlik, ukalalık, aşırı alınganlık) bir araya gelmesiyle ortaya çıkar. Her ne kadar bu özelliklerin toplumda birçok kişinin karakterinde yer aldığı bilinen bir gerçek olsa da; narsisizmin ileri boyutu tıpta, ‘Narsistik Kişilik Bozukluğu’ olarak adlandırılır.
Narsistik Kişilik Bozukluğuna sahip olan insanlar kendilerini çevresindekilere rahatsızlık verecek derecede önemli görür, girdikleri ortamlarda ön planda olma amacı güter ve başkaları tarafından yargılanmaya karşı hassas durumdadırlar. Kendi değerlerinin insanlar tarafından yeterince takdir edilmediği duygusunu hissettiklerinde agresifleşirler. Bu kişiler empati duygusundan yoksundurlar dolayısıyla kendileri hariç kimse için üzüntü duyamazlar. Onlar için tek önemli ve değerli olan kendileridir. (Doç. Dr. Adnan Çoban, 2019)
Narsistik Kişilik Bozukluğu alanında uzmanlaşan İngiliz terapist Dr. Tennyson Lee, narsistik kişilik bozukluğunun tespitinde dokuz kriterin ön plana çıktığını ve bir kişinin narsist olarak tanımlanabilmesi için bu kriterlerden en az beşine sahip olunması gerektiğini söylüyor. Bu Kriterler Nelerdir?
Tekrardan altını çizmek gerekir ki, bu özelliklerin bulunması kişinin narsistik kişilik bozukluğuna sahip olduğunu söylemek için yeterli değildir. Doktor Lee’ye göre eğer bu özellikler kişinin kendisine ya da etrafındakilere zarar verecek halde ise kişilik bozukluğunun varlığından bahsedilebilmektedir.
Narsisizm, psikanalitik kuramla ilgili bir kavramdır ve kökeni Yunan mitolojisindeki Narkissos (Narcissus) hikâyesine dayanır. Adını Narsisizme, bir çiçeğe ve familyasına hatta narkoza bile veren mitolojik bir kahraman olan Narkissos’tur. Narkissos’un en iyi bilinen özellikleri ‘kibir’ ve ‘kendini beğenmişlik’tir.
Kendine âşık olanları umursamayan ve karşılık vermeyen su perisi Ekho’dan bahsetmeden Narkissos’un hikâyesini anlatmak mümkün değildir. Bu mit aslında Ekho ve Narkissos’un öyküsüdür.
Ekho güzelliği kadar gevezeliğiyle de dikkatleri üstüne çeken bir su perisiyken sabırları taşan tanrılar- özellikle Zeus’un eşi ve sinirliliğiyle ün salan ev tanrıçası Hera– Ekho’nun bu boşboğazlığını cezalandırmaya karar verir. Ekho’nun bu kusuru onu çok zorlayıcı bir cezaya mâhkum kılar. Susmak bilmeyen Ekho, artık sadece ona başkaları tarafından söylenenlerin son kelimesini tekrarlayarak yanıt verebilmektedir. Ağzından çıkan kelimeler kendisinin olamayacaktır artık. Ekho’yu susmaya mecbur kılan bir eziyet…
Ekho her ne kadar ona âşık olanlara karşılık vermese de, bir gün ormanda avlanan bir avcı görür ve anında ona tutulur; çünkü bu avcı onun hayal edebileceğinden çok daha asil ve zariftir. Onu izlemeye, onunla yol almaya başlar. Sonunda bu avcı arkasında birinin olduğunu hissedip ‘Kim var orada?’ diye sorar. Ekho’nun yanıtı ise sadece ‘Orada’ olabilmiştir. Avcı, Ekho’ya ortaya çıkmasını söyleyince Ekho denileni yapar. Kısa bir sohbet denemesinin ardından konuşmanın haliyle ilerleyemeyeceğini anlayan avcı, Ekho’yu oracıkta bırakıp gider.
Avcının terk edişine kahrolan Ekho kalbinin acısından günden güne erir. Son isteği ise ondan sesini alan tanrılara olur. “Tanrım o da çok sevsin! Sevsin de sevdiğine kavuşamasın.” diye yalvarır. Artık yaşamaya dayanamayan Ekho can verdiğinde ölü bedeni toprağa döner, geriye ise sadece kayalara karışan sesi kalır. ‘Eko’ yani günümüzde kullandığımız yankı kelimesine de böylelikle ismini vermiş olur.
Tabii ki bahsi geçen asil avcı Narkissos’tur. Ekho’nun haline üzülen tanrılar, Narkissos’un kibrine çok kızmış durumdadırlar, onu cezalandırmak isterler. Ekho’nun aşkına karşılık vermeyen Narkissos’a bir lanet okuyarak Ekho’nun son arzusunu yerine getirirler. Ceza olarak Narkissos’u kendi görüntüsüne âşık olmaya mahkum kılarlar.
O da çok sevsin ama sevdiğine kavuşamasın.
Ormanda avlanırken bir pınardan su içmek için suya eğildiği anda kendi yansımasını gören Narkissos tek kelimeyle büyülenir. Hayatında böyle güzellik görmemiştir. Hayran hayran bakakalır bu mükemmel görüntüye. Ona dokunmak, onunla olmak ister. Ellerini pınara götürdüğü anda görüntü kaybolur, akar gider avuçlarından. Kendine âşık olmuştur ama ona asla sahip olamayacaktır. Aynı Ekho gibi yemeden içmeden kesilir. Nefes alamaz olur. Sevdiğine kavuşamıyor, dokunamıyor olması onu mahveder. Suya elini her daldırdığında yansımanın görünmez oluşu onunla adeta alay eder.
En sonunda dayanamaz ve görüntüsünün yanı başında, kendi güzelliğine bakarak acı ve hayranlık içinde ölür. Ölü bedeni pınara düşmüş hayali de suyun içinde yok olmuştur.
Narkisos’un ölümüne üzülen su perileri ona bir cenaze düzenlemek isterler. Suya düşen bedenini almak için pınara ulaştıklarında tek görebildikleri taç yaprakları sarı ve beyazdan oluşan güneş gibi parlak bir çiçek olur. Şaşkına dönen su perileri bu güzel çiçeği Narkissos’un şerefine adlandırmaya karar verir ve ona ‘Nergis (Nercissus)’ adını koyarlar. Böylelikle Narkissos’un ölüp nergise dönüştüğü miti yayılır.
Nergis çiçeği birçok kültürde yeniden doğumu ve yeni başlangıçları simgelemektedir. Kokusunun sarhoş edici güzellikte olduğu bilinen nergis çiçeği literatürde ‘süresiz yaşayan’ olarak geçmektedir. En can alıcı olan ise nergis çiçeğinin karşılıksız sevgiyi sembolize etmesidir. Narkissos’un efsanesinin; bu tanımlamaları, inançları etkilediği şüphesizdir.
Çağımızda kullanılan birçok kelimenin ve sembolün de temelini oluşturan Narkissos’un hikâyesini en güzel anlatan şairler arasında Latin şair Ovidius’un önceliği vardır. Ovidius, hem Ekho’nun hem Narkissos’un aşkları uğruna harcadıkları emekleri beceriklilikle tek bir dram olarak ortaya koymuştur. (Azra Erhat, 2007)
1944 yılı Tercüme Mecmuası sayısında çıkan Can Yücel’in çevirisinden kısa bir örnek olarak bu kısmı verebiliriz:
Şunlar oldu son sözleri, gözlerini ayırmadan sulara bakan Narkissos’un:
Ey boş yere sevdiğim çocuk: yer tekrar iletti dediklerini.
Elveda deyince o, bağırdı Ekho: Elveda
Yorgun başını dayadı sık çayırlığa, ölüm kapadı efendilerinin güzelliğine hayran gözlerini.
Hala bakıyordu kendine, yer altına göçtükten sonra bile;
Bakıyordu Styks sularına. Dövündüler bacıları Naias’lar
Kesik saçlarını yanı başına koydular; dövündüler Dryas’lar,
Ekho’da katıldı onlara. Tam sedyeyi, odun yığınını, titreyen meşaleleri hazırladılar,
Vücut yoktu hiçbir yerde, yerinde sarı göbeğini beyaz yaprakların kucakladığı bir çiçek buldular.
Narsisizm, ilk kez İngiliz cinsel bilimci Havelock Ellis tarafından 1898’de yazılan “Autoerotism: A Psychological Study” isimli makalede kullanıldığı bilinmektedir. Havelock Ellis, insan cinselliğini inceleyen bir İngiliz doktordur ve düşünürdür.Ellis bu makalesinde narsisizmi, Narkissos’un mitiyle bağlantısını kullanarak, insanın kendi bedenine başka bir cinsel objeye yaklaştığı gibi davranması olarak tanımlamıştır. Yani Ellis, narsisizm terimini kullanarak cinsel bir sapkınlık durumunu açıklamayı hedeflemiştir. Ellis narsisizm için şu sözleri söylemiştir:
Bazen görülen ve çoğu zaman da kadınlarda rastlanan, kendine hayranlık içerisinde cinsel duyguların yitirilmesi ve sıklıkla tamamen yok edilmesi eğilimi
Psikanalitik kuramın kurucusu olan Freud da narsisizmden etkilenmiştir. Freud narsisizm hakkında düşüncelerini en düzgün şekilde 1910’ların başında yazdığı ‘Narsisizm Üzerine Bir Bakış’ adlı makalesinde toplamıştır. Bu eser Freud’un mektuplarından oluşmaktadır. Freud’un en önemli makalelerinden biri olan bu eser cinsel gelişimde narsisizmin ne kadar etkili olabileceğini incelemektedir.
Makalenin bu kadar önemli olmasının sebeplerinden biri de Freud’un ilk olarak bu eserinde “Ego ideali“ni kullanmış olmasıdır. Bu kavram daha sonraki eserlerinde de okuyucuyla buluşmuş ve önemli bir yere sahip olmuştur. Freud kişinin elde etmek istediği benlik kavramını ego ideali olarak tanımlamış ve bu kavram ile narsisizm arasındaki bağlantıyı makalesinde derinlemesine incelemiştir.
Azra Erhat, Mitoloji Sözlüğü, Remzi Kitabevi, 2007
Narcissus (Narkissos), Özhan Öztürk Makaleleri, Online Erişilebilir: https://ozhanozturk.com/tag/narkissos/
BBC NEWS/Türkçe (22.03.2019), Online Erişilebilir: https://www.bbc.com/turkce/haberler-47662973
Öz, Doğan Mehmet (31.05.2021), Narkissos ve Ekho Efsanesi/Kibir ve Aşk
Günümüz medyasının narsisizme nasıl bir etkisi olduğuna dair bilgilere erişmek için Halil İbrahim Koç’un T.C. Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde yazdığı yüksek lisans tezini inceleyebilirsiniz.
Bu yazı en son şu tarihte düzenlendi 31 Mart 2022 00:11