Akademik

Kültür Endüstrisi

“Kültür endüstrisi terimi yanılmıyorsam ilk defa 1947’de Amsterdam’da Horkheimer ile birlikte yayınladığımız Aydınlanmanın Diyalektiği’nde kullanıldı. Müsveddelerde “kitle kültürü” terimini kullanmıştık. Fakat daha sonra bazı yorumları dışarda bırakmak amacıyla “kültür endüstrisi” terimini kullanmayı uygun bulduk.”

Theodor Adorno

Kültür endüstrisi kendiliğinden gelişmeyen, standartlaştırılan, kasıtlı olarak tüketicisini belirleyen, kitlelere verilmek üzere üretilen ve hedef kitlelerce tüketilen, bireyler üzerinde edilgenleştirici etkiye sahip, aslında gerçekte var olmayan bir kültür üretmektedir. Adorno’nun da belirttiği gibi, “endüstri” terimi bilinen anlamıyla ele alınmamalıdır. Terim direk olarak üretim sürecini değil, kültürel ürünün standartlaştırılmasını ve paylaşım (dağıtım) sürecinin rasyonelleştiğini göstermektedir.

Kültür endüstrisinin su yüzüne çıkma sebeplerinden belki de en önemlisi, sanayi uygarlığı ile bozulan toplumsal dokudur. Bu bozulan doku ile beraber insanlar birbirine ve tabii ki kendisine, hatta ve hatta ürettiği ürüne yabancılaşır. Burada Marx’ın örnek göstermiş olduğu fabrika içerisinde üretim sürecinde somut emeğin sömürülmesi ile, kendi emeğine ve ürününe yabancılaşan işçilerin durumu gibi, üretim sürecinin dışında da soyut bilincin sömürülme durumu ile karşı karşıya kalırız. Bu sebepten dolayı kültür üreticisiyle tüketicisi birbirinden tamamen ayrışır ve böyle bir ortamda “kültür endüstrisi” gibi bir kavram doğar.

Kültür endüstrisinin ürünleri zaman içerisinde ticarileştirilen ürünler değildir. En başından piyasa için üretilirler. Mutluluktan insanları uzaklaştırmak için aldatıcı bir memnuniyet duygusu devreye sokmaktadırlar. Bunun yanında uyum sağlama ile beraber gelecek olan bir refahın sözünü vermektedirler. Bu sebeple en iyi arkadaşı, “reklamlar”dır diyebiliriz.

Reklamlarla beraber insanları olmaları gereken ideal insan sunulur. Hayatın nasıl daha iyi ve kaliteli yaşanacağına dair anlatılar, insanların nasıl olmaları, kendilerini nasıl görmeleri gerektiğine dair örneklemeler yapılır. İnsanların mutluluğu, duyumları, tatminleri, güzel ilişkileri öne sürülür ve insanlara neleri alıp kullanarak hayatlarını düzenlemeleri gerektiği açıklanır.İnsanlar çoğu zaman tüm bunların sahte olduğunu bilse de kendisini bu ürünleri almaya ve kullanmaya mecbur hisseder.

Kültür endüstrisinin yoğunlaşması ile birlikte, kültür kavramı anlamında bir değişikliğe mecbur bırakılmıştır. Bireyselliği beslemekte olan kültürü, günümüzde uyumluluğu gözetmektedir. Kültür endüstrisi ile birlikte yaratılan ihtiyaçlar insanları manipüle ederek, var olan düzene uymaya zorlayarak, bireyleri kapitalist sistemin içine sürüklemektedir.

Kültür endüstrisi kavramı önünde olan tüm kitleye edilgenleştirmeye müsait tüketici gözüyle bakmaktadır. Adorno ve Horkheimer’a göre kültür endüstrisi, aydınlanma maskesi altında oluşan bir kitle aldatmacasıdır.

 

 


Kaynakça:

Gökalp, Doç. Dr. Emre. Modern Sosyoloji Tarihi, Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi. 7. Ünite Frankfurt Okulu-Kültür Endüstrisi ve Kitle Kültürü Eleştirisi.

Adorno, Theodor. Kültür Endüstrisiyle Yeniden Düşünürken. Cogito 36 – Adorno Özel Sayısı: Kitle, Melankoli, Felsefe.

Bu yazı en son şu tarihte düzenlendi 29 Mart 2021 16:44

Su Efsane Akpınar

Türk-Alman Üniversitesi. Kültür ve İletişim Bilimleri.